Yaşanan Pandemi süreciyle birlikte insanların yaşam tercihlerini kökten değiştiğini vurgulayan Akyüz, şehirden tamamen kopmadan, şehre yakın konumda bulunan kasaba benzeri yerleşimlerin tercih edildiğini kaydetti. Akyüz, Bağyolu, Üçpınar ve Ortaköy’ün artık Manisa’nın yeni cazibe merkezi haline geldiğini vurguladı.
"Şehrin ortak menfaati"
Akyüz, “1989’dan beri süregelen Manisa’nın 36 yıllık imar sorunu, ne yazık ki bugün kentte kira baskısını doğuran en büyük neden. Yeni konut yapılamıyor, ama nüfus artıyor. Özellikle genç çiftler için barınma ciddi bir sorun haline geldi. Bu nedenle hem sosyal, hem ekonomik açıdan yeni yaşam alanları oluşturmak artık şehrin ortak menfaatine dönüştü” dedi.
"Şehir merkezinin yoğunluğu artık had safhada"
Manisa OSB’sinin cazibe merkezi olmasıyla, uluslararası yatırımların artmasıyla Manisa’da emlak hareketliliği hangi bölgelerde yoğunlaştığından bahseden Akyüz, “ Manisa, artık sadece Türkiye içinde değil, uluslararası ölçekte de dikkat çeken bir şehir konumunda. BYD gibi global markaların Manisa’yı seçmesi, beraberinde büyük bir nüfus hareketliliği getirdi ve getirecek. Bu doğal olarak konut ihtiyacını artırmaya devam etmekte. Şehir merkezinin yoğunluğu artık had safhada. Bu yüzden kent batıya doğru genişlemekte, bununla birlikte merkezi ve yerel idarenin bu genişlemeyi planlı ve sağlıklı bir şekilde örgütlemesi gerekmektedir” dedi.
"Dikkat çekici bir nokta"
Yuntdağı bölgesinin bu noktada önemli bir rol üstlendiğini açıklayan Akyüz, “Yunt Dağı hattı, şehrin batıya yönelmesinde ana eksen hâline geldi. Çünkü jeolojik olarak sağlam, iklim olarak elverişli, planlı yapılaşmaya da oldukça uygun. Burası Manisa şehir merkezi gibi plansız değil, planlı bir kentleşmeye uygun, daha dengeli bir yaşam imkanı sunuyor. Özellikle şehre yakın bölümlerinde ciddi bir yaşam kalitesi yakalanmış durumda. Bilhassa Bağyolu, Üçpınar ve Ortaköy aksı bu anlamda dikkat çekici bir noktada duruyor” dedi.
"Şehirsel bir ihtiyaç hâline geldi”
Bağyolu, Üçpınar ve Ortaköy aksının pilot bölge olabileceğini söyleyen Akyüz, “Evet, bugün rahatlıkla söyleyebiliriz: Bağyolu, Üçpınar ve Ortaköy artık Manisa’nın yeni villalar bölgesi hâline geldi. Bu sadece geçici bir trend değil; şehrin gelişim stratejisinin doğal sonucu. Sanayi yoğunluğundan ve trafik keşmekeşliğinden uzak, bununla birlikte merkeze birkaç dakikalık mesafede olmaları, bu bölgeleri son derece cazip kılıyor. Temiz havası ve doğayla uyumlu bir yaşam sunması çok büyük avantaj. Özellikle son yıllarda bu tip yaşam alanlarına olan talebin artmasında, tarihsel ve toplumsal etkenlerin payı büyük. 1950’lerde başlayan köyden kente göç olgusu, büyükşehirlerin zamanla yeterince dolması, plansız kentleşmenin getirdiği düzensizlik, trafik ve yaşam kalitesinin düşmesi gibi nedenlerle kent merkezinde yaşamak giderek zorlaştı. Üstüne iki yıl boyunca çok yoğun şekilde deneyimlediğimiz pandemi süreci de insanların yaşam tercihlerini kökten etkiledi. Artık insanlar tekrar bahçeli, müstakil yaşamlara yöneliyor. Bununla birlikte, şehirden tamamen kopmadan, şehre yakın konumda bulunan kasaba benzeri yerleşimleri tercih ediyorlar. Bağyolu, Üçpınar ve Ortaköy gibi bölgeler bu tercihin tam karşılığı hâline geldi. Buradaki gelişimi sadece bir semt dönüşümü olarak değil; Manisa’nın genel menfaatine hizmet eden, daha güvenli, daha konforlu ve daha sağlıklı bir yaşam biçimine yöneliş olarak değerlendiriyoruz. Özellikle şehir merkezindeki yapıların büyük bir kısmı 50–60 yıllık. Bu yapılar hem depreme karşı riskli hem de yaşam kalitesi açısından yetersiz. Kentsel dönüşümün merkezde yapılması oldukça zor; çünkü parsel yapıları çok sıkışık. Bu yüzden planlı ve güvenli yeni alanlara yönelmek artık bireysel tercih değil, şehirsel bir ihtiyaç hâline geldi” dedi.
"Konut bölgelerini etkiliyor"
Organize sanayi yatırımlarının konut bölgelerini etkilediğini ifade eden Akyüz, “Sanayi ve konut dengesi bir şehir planlamasında en temel unsurdur. BYD gibi büyük yatırımlar sadece üretim değil, binlerce nitelikli çalışanın yaşama ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bu çalışanlar işine yakın, bununla birlikte sakin ve kaliteli yaşam alanları arıyor. Bağyolu–Üçpınar–Ortaköy hattı da bu ihtiyaca fazlasıyla cevap veren bir bölgede bulunuyor.
"Cazibe merkezi"
Manisa gibi önemli bir sanayi şehrinde fabrika yatırımları arttıkça konut talebinin de değiştiğini vurgulayan Akyüz, bu durumun yeni konut projelerinde mimari yaklaşımları ve yaşam alanı tercihlerini de etkilediğini açıkladı.
Akyüz, “Sanayi yatırımlarının ve büyük firma gelişlerinin etkisiyle Manisa’da konut talebi sadece sayısal olarak değil, aynı zamanda kalite ve çeşitlilik açısından da önemli bir dönüşüm yaşıyor. Yatırımcılar ve yeni taşınan çalışanlar, klasik yüksek katlı apartman daireleri yerine daha ferah, bahçeli ve yatay mimariye sahip yaşam alanlarını tercih ediyor. Bu tercihler, modern konut projelerinde mimari anlayışın değişmesine yol açıyor. Özellikle sanayi bölgesine yakın yeni projelerde; az katlı, müstakil ve doğayla uyumlu konutlar öne çıkıyor. Bu yaklaşım, sadece barınma ihtiyacını karşılamanın ötesinde, bir yaşam kültürü ve sürdürülebilirlik talebinin sonucudur. Enerji verimliliği yüksek, yenilenebilir enerji sistemleri ile donatılmış ve teknolojik altyapıya sahip bu projeler, yatırımcılar için cazibe merkezi olurken, bölgenin yaşam kalitesini de artırıyor. Sonuç olarak, sanayideki büyüme; konut piyasasında sadece talebi artırmakla kalmayıp, mimari tercihleri ve yaşam alanı anlayışını da derinden etkileyerek, Manisa’nın yeni konut bölgelerinin modern ve sürdürülebilir şekilde gelişmesini sağlıyor."
"Yakın gelecek değil, bugünün koşulları bile yeterli"
Akyüz, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir şehir nereye doğru büyüyorsa, orası bugünün en doğru yatırım lokasyonudur. Bugün Bağyolu–Üçpınar–Ortaköy hattı artık Manisa’nın cazibe merkezi oldu. Bu bölgede sadece yatırım değil, huzurlu bir yaşam var. Zemin sağlam, planlama kontrollü, yaşam kalitesi yüksek. Karar vermek için yakın gelecek değil, bugünün koşulları bile yeterli.”