İlçenin simge zanaatlarından biri haline gelen çan yapımı, Sabancı ailesi sayesinde hem kültürel miras olarak korunuyor hem de geleceğe aktarılıyor. Manisa’nın Demirci ilçesinde 1960 yılında babası Mahmut Sabancı’nın yanında çancılık mesleğine başlayan ve yaklaşık 65 yıldır mesleğini sürdüren Mustafa Sabancı, bugün aynı atölyede oğlu Mahmut Sabancı ile çalışıyor. Babasını 3 yıl önce kaybeden usta Sabancı, mesleği oğluna aktararak geleneği yaşatmaya devam ediyor.
Emek ve sabırla şekillenen çanlar
Emek, sabır ve ustalık isteyen çan yapımında geleneksel yöntemlerden vazgeçmeyen Sabancı ailesi, her çanı tamamen el işçiliğiyle üretiyor. Isıtma, dövme, şekillendirme ve ses ayarı gibi birçok ince aşamadan geçen çanlar, ustanın yıllara dayanan tecrübesinin izlerini taşıyor. Yaklaşık 40 aşamadan geçen üretim süreci, mesleğin ne denli zahmetli olduğunu gözler önüne seriyor.

Demirci çanlarına yurtiçi ve yurtdışı talep
Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde hâlâ büyük ilgi gören Demirci çanları; dayanıklılığı ve özgün tınısıyla Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. Bunun yanı sıra Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelere de ihraç edilen çanlar, Demirci’nin adını sınırların ötesine taşıyor. Büyük çanlar erkeç ve inekler için, küçük çanlar ise koyun ve keçiler için üretiliyor.
“Meslek Tükenmesin” çağrısı
Usta Mustafa Sabancı, çancılık mesleğinin artık yeterince rağbet görmediğini vurgulayarak, bu zanaatın yok olmaması gerektiğini söylüyor. Çanın yapım sürecini anlatan Sabancı, kömür ocağında yapılan kaplama, özel çamur karışımı ve sarı pirinçle elde edilen altın sarısı rengin Demirci çanlarını farklı kıldığını belirtiyor. “Örslerim, yumrularım ve çekiçlerim benim için altın değerinde” diyen Sabancı, mesleğini son nefesine kadar sürdürmekte kararlı.





