Manisa Adalet Sarayı önünde yapılan basın açıklamasında, teklifin Anayasa’nın çevreyi korumaya ilişkin hükümlerine aykırı olduğu ve toplum yararını değil şirket çıkarını gözettiği belirtildi. Manisa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Tenzile Bayrak Ergün, açıklamada, komisyondaki görüşmelere katılan Türkiye Barolar Birliği temsilcileri ile sivil toplum kuruluşu üyelerine fiziki müdahalede bulunulduğunu, bazı katılımcılara kaba kuvvet uygulandığını söyledi. Buna rağmen teklifin komisyonda kabul edilip TBMM Genel Kurulu’na sevk edildiğini ifade etti.

"Teklif bir avuç şirketin çıkarını koruyor"

Manisa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Tenzile Bayrak Ergün, teklifin ormanlardan zeytinliklere, meralardan korunan doğal alanlara kadar pek çok bölgeyi madencilik ve enerji yatırımlarına açacağını belirtti. Ormanlar, zeytinlikler, meralar, tarım arazileri ve korunan alanların maden bölgesi olarak düzenleneceğini vurgulayan Ergün, ÇED süreçlerinin ise kısaltılarak fiilen devre dışı bırakılacağını ifade etti. Düzenlemenin Anayasa’nın çevreyi korumaya ilişkin 56. ve devlet ormanlarını korumaya ilişkin 169. maddeleri başta olmak üzere birçok temel çevre hükmüne aykırı olduğunu dile getiren Ergün, teklifin bir avuç şirketin çıkarını korurken halkın ve doğanın zarar göreceğini söyledi.

"Yalnızca maden ve enerji şirketlerinin çıkarını gözetiyor”

Tenzile Bayrak Ergün, son 22 yılda 10 kez delinmeye çalışılan Zeytinciliği Koruma Kanunu’nun bu teklifle bir kez daha işlevsiz hale getirileceğine dikkat çekti. Ormanlarda maden çıkarma yetkisinin MAPEG adlı kuruma devredileceğini, mera ve SİT alanlarının büyük tehdit altına gireceğini vurguladı. Teklifte insanın, çiftçinin, ekosistemin ve sürdürülebilirliğin yer almadığını ifade eden Ergün, “Bu düzenleme kısa vadede yalnızca maden ve enerji şirketlerinin çıkarını gözetiyor” dedi. Ergün, teklifin getirdiği “acele kamulaştırma” düzenlemesini de eleştirerek, bunun çiftçiler ve arazi sahipleri açısından ciddi bir hak ihlali anlamına geldiğini söyledi. Cumhurbaşkanı kararıyla veya kurul kararıyla köylülerin meralarının ve tarlalarının bir anda ellerinden alınabileceğini belirten Ergün, bu uygulamanın mülkiyet hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal edeceğini dile getirdi. Ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulması öngörülen Üstün Kamu Yararı Kurulu’nu eleştiren Ergün, bu kurulun “süper izin kurulu” gibi çalışarak tüm izin süreçlerini tek elde toplayacağını ve madencilik lehine hızlandıracağını söyledi. İlgili kurumların 1 ay içinde onay vermeye mecbur kalacağını kaydetti.

Barbaros Mahallesi’nin altyapı sorununa neşter
Barbaros Mahallesi’nin altyapı sorununa neşter
İçeriği Görüntüle

"Statüyü zayıflatıyor"

Ergün, teklifte korunan alanların statüsünün zayıflatıldığını vurgulayarak, milli parklar, SİT alanları ve sulak alanlarda dahi maden şirketlerinin faaliyet gösterebileceğini belirtti. İzin süreçlerinin 3-4 aya indirilerek kurumların sessiz kalması halinde onay vermiş sayılacağına dikkat çekti. Ekonomik gerekçelerle madenlerin plansızca çıkarılmasının hem çevresel hem de ekonomik israfa yol açacağını belirten Ergün, ülkenin yeraltı kaynaklarının bir kurul eliyle “münhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına” alınacağını öne sürdü.

"Bir avuç şirkete değil"

Ergün, açıklamasının sonunda TBMM’deki tüm siyasi partilere, meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına ve yurttaşlara çağrıda bulunarak, teklifin TBMM Genel Kurulu’ndan geçmemesi için mücadele etmeye davet etti. Ergün, “Bu topraklar tüm yurttaşlara ve gelecek kuşaklara aittir. Bir avuç şirkete değil” ifadelerini kullandı.

Kaynak: BÜLTEN