MANİSA

Manisa’dan Balıkesir depremi sonrası önemli açıklama!

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Manisa İl Temsilcisi Fatih Şenhisar, Sındırgı-Balıkesir’de meydana gelen 6, 1 büyüklüğündeki deprem sonrası açıklamalar yaptı.

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Manisa İl Temsilcisi Fatih Şenhisar, Sındırgı-Balıkesir’de meydana gelen 6, 1 büyüklüğündeki deprem sonrası açıklamalarda bulundu.

Bir doğa olayı olan depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır

Şenhisar, "TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Manisa İl Temsilciliği, 10 Ağustos 2025 tarihinde, merkez üssü Sındırgı-Balıkesir’de, moment büyüklüğü 6,1 olan ve 7,7 km derinliğinde bir deprem meydana gelmiştir. Depremin etkisi ile yapılarda yıkımlar ve ağır hasar oluşmuş edinilen bilgiye göre bir vatandaşımız vefat etmiştir. Hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dileriz.
Depremin odak derinliğine bakıldığında sığ bir deprem olduğu bu sebeple yüzeyde etkisinin/şiddetinin fazla olduğu söylenebilir. Şiddet haritasına göre Mw6,1 büyüklüğündeki depremin merkez üssünde 9 şiddetinde hissedildiği görülmektedir.
Mw: 6,1 depreminin 4,6 ve 4,4 büyüklüklerinde artçı depremleri olmuştur. 3,0 ile 5,0 büyüklükleri arasında artçı depremlerin meydana gelmesi olağandır. Deprem büyüklükleri azalarak artçılar devam edebilir ve bu şekilde sönümlenmenin gerçekleşmesi beklenendir.
Binalarında gözle görülen hasarları olan vatandaşlarımızın kamu kurumlarına durumu bildirmelerini ve hasarlı yapılara girmemelerini öneririz.
Türkiye aktif bir deprem kuşağı üstünde bulunmaktadır. Ülke topraklarının, sanayisinin ve barajlarının büyük bir kısmı deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Bir doğa olayı olan depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır.
Ancak bu doğa olaylarının afete dönüşmesi günümüz teknolojisi ve imkanlarıyla kabul edilemez durumdadır.
Ne yazık ki Ülkemizde deprem olduğunda ilk gündemimiz, arama kurtarma ekipleri, yardım kampanyaları ve yaraların sarılması olur. Oysa bu yaklaşım, sorunun köküne değil, sonuçlarına odaklanır. Depremi durduramayız, ama binaların yıkılmasını engelleyebiliriz.
“Yara sarma” politikasından “Yara almama” anlayışına, Kriz yönetiminden Risk Yönetimi’ne geçmediğimiz sürece, depremlerde karşılaşacağımız ağır tablolar hiç değişmeyerek devam edecektir, dolayısıyla afet öncesi risk azaltma anlayışına geçmek zorundayız.
Özetle kriz yönetim ya da yara sarma odaklı afet yönetim sistemimizin bir an önce değiştirip, risk yönetimi ve hazırlık safhasına geçip, insanlarımızı tabut binaların enkazı altında kalmaktan bir an önce kurtarmalıyız. Bu gerçeği öğrendiğimiz ve “yara sarma” politikasından vazgeçtiğimiz radikal bir karar aldığımız gün riskleri azaltmaya başlarız, başka türlü “yara sarma” ya devam ederiz" diye konuştu.