MANİSA

Özel: “Sorumluluğu taşıyacaklar”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği maden faciasının 11’inci yıldönümünde, “Maden Şehitlerini Anma Yürüyüşü’ne katıldı.

Soma’daki yürüyüş öncesinde gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün sabahtan şu ana kadar yaptıklarımızı kısaca söyleyeyim. 301 madencimizin hayatını kaybettiği Soma’da, sabahleyin bu işin geçmişini ve bugüne nasıl geldiğini konuştuğumuz bir televizyon programına gittik. Şehitlerimiz için okutulan mevlidi dinledik. MESEM projesi kapsamında hem de hafta sonu çalıştırıldığı inşaattan düşüp ölen kardeşimizin ailesini ziyarete gittik. Yine burada bizi bekliyor. Birazdan Kartalkaya yangınında kızı ve torununu kaybeden bir aile ile bir araya geleceğiz. Ordudan atılan teğmenlerimizin birinin, Deniz teğmenimizin ailesini ziyarete gittik. Şu kısacık birkaç saate dünya kadar acı, dünya kadar ıstırap, dünya kadar geçmiş olsun, dünya kadar taziye sığıyor, sığmıyor... Soma böyle bir yer” dedi. Özel, şöyle devam etti:

“Soma’daki yürüyüşümüz örnektir”

“Burada açıklama yapmadan önce ‘Ecevit nerede?’ dedim, Ecevit geldi. Ecevit bu Soma’nın en kötü gününde de en iyi gününde de elindeki bayrağı hiç indirmeyen, 50 yıldır bu bayrağı taşıyan, ben Soma’ya siyasi faaliyet için ilk geldiğimden beri yanımızda yürüyen Soma’nın sembol ismidir. Bugün Soma’da bir Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı var; Sercan Okur. Biz buralarda çok düşük oylar aldık. Çok kötü günler gördük. Ama Soma’ya hiç küsmedik, Soma’ya hiç söz söylemedik, söyleyene de söylettirmedik. Gün oldu Soma’da da yüzde 60 oy aldık. Gün oldu Manisa Büyükşehir’de de yüzde 60 oy aldık. Bu yüzden seçimi kazandığı gün yüzü gülüp kaybettiği gün hırçınlaşanlara, oy veren milli iradeyi kazanırsa baş tacı edip kazanamadığı zaman alaşağı etmeye çalışanlara, geldiği sandıkla gitmeyi göze almayanlara, bindiği demokrasi tramvayından kaybettiği ilk seçimde inenlere Soma’daki yürüyüşümüzü örnek göstermek isteriz. Bir siyasi partinin seçimde kazandığında ne yaptığı ile demokratlığı ölçülmez. Kaybettiğinde ne yaptığına bakacaksınız. Bir siyasetçi kazandığında kendine demokrat diyorsa, onu bir de kaybettiği gün görmeyi bekleyeceksiniz. Bizim kaybettiğimiz günleri gördünüz. Allah şahit, siz şahitsiniz, Soma şahit, Manisa şahit, Türkiye şahit. Sandığa hiç sırtımızı dönmedik. Millete hiç sırtımızı dönmedik. Millette hiç kusur görmedik. Rakiplerimize gayri nizami şekilde asla ve asla saldırmadık. Onlara kumpas kurmadık, kurdurmadık. Ama her seçimi kazanıp, bir seçim kaybedince Tayyip Bey’in ne hale geldiğini, ittifakı mağlup olunca Sayın Bahçeli’nin ne hale geldiğini hepiniz görüyorsunuz. Bu acının yıldönümünde Yusuf Yerkel’in yerde Erdal Kocabıyık’ı tekmelediği günden 11 yıl sonra, bu Soma’da seçim sonuçlarına bakıp da Soma’ya küstah küstah laf edenlerin söylediği sözlere de sabredip, ulaştığımız bugünde, bu acının gününde bir kez daha birbirimize sarılmaya geldik. Hepiniz hoş geldiniz. 11 yıl önce ‘Unutursak yüreğimiz kurusun’ diyenlerin Soma’yı unuttuğu bir süreçteyiz. Unutmayanlara selam olsun. Soma’da dağın tepesinden reyting kovalayıp da bu meselelerde reyting kalmayınca Soma’ya sırtını dönenleri çok gördük. Sırtını dönmeyenlere, yüzünü dönenlere selam olsun. Hepiniz hoş geldiniz. Başımızın üstüne geldiniz.”

“Bir yanda kitlesel iş kazası, diğer tarafta 18 yaşındaki evladımızın kaybı…”

“Bundan sonra böyle faciaların yaşanmaması için biraz önce bir iş kazasında geçen sene hayatını kaybeden Alperen’in annesi ağlıyordu karşımızda. Üzülüyordu. ‘Biz’ diyordu, ‘Evladımızı para için değil, meslek sahibi olsun diye oraya yolladık’ diyordu. ‘Para peşinde değil aileler. Evladımız mesleğinin peşinde, geleceğinin peşindeydi’ diyordu. Bugün de geldiğimiz noktada hem çok büyük bir kitlesel iş kazasının, hem 18 yaşının altında küçücük bir evladın hayatını kaybettiği burada bir kez daha işçi sağlığına, iş güvenliğine… Önce iş güvenliği, sonra kâr. İşçiler sağlıklı olacak ki çalışacaklar. Kazandıracaklar, para kazanacaklar. Bu ilkeleri bir kez daha hatırlatıyorum. Tüm işçilere, ‘En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. Mutlaka iyi bir sendikada, hakkınızı savunacak olan bir sendikada örgütlenin’ diyoruz. Çünkü işçiler teker teker olursa kendilerini savunamazlar ama birlikte olduklarında mutlaka doğrusunu, iyisini hep beraber yapacaklar. Buradan, Somalı maden işçilerinin huzurunda Türkiye işçi sınıfını bir kez daha selamlıyorum. İş kazalarında hayatını kaybeden herkesi rahmetle anıyorum. Ailelerine bir kez daha sabır diliyorum.”

“O açıklamanın hesabını onlar verecek”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Genel Başkan Özgür Özel, iktidarın hem çözüm sürecini yürütmesi hem de “kent uzlaşısı”nı suç olarak kabul edip CHP’li belediyelere operasyon yapılması hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:

“Bir tarafta bugün biz Cumhur İttifakı’nın önce sadece Devlet Bey’in söylediği, Tayyip Bey’in beklediği, risklerin Devlet Bey üzerinde toplandığından emin olunduktan sonra Tayyip Bey’in de konuşmaya başladığı, adına ‘Terörsüz Türkiye’ dedikleri meselede, biz 10 yıllardır tutarlı çizgisini ve tarihsel tutarlılığını koruyan bir partiyiz. Biz terör istemeyiz, biz terörün, teröristin karşısındayız. Biz barış isteriz, biz analar ağlamasın isteriz. Bu Türk de olsa Kürt de olsa ağlamasın isteriz. Teröre harcanan para, terörle mücadeleye harcanan para millete harcansın isteriz. Geçmişte bir takım açılımlar yapıp milleti dışlayıp başarısız olan Tayyip Erdoğan. O günlerde ona karşı çıkan Devlet Bahçeli’ye ‘Kandan besleniyorlar, vampir bunlar’ diyen Tayyip Erdoğan, bugün Devlet Bahçeli’nin bir iki adım önde yürüdüğü bu süreçte onunla birlikte. O gün ‘Biz kan istemiyoruz, terör istemiyoruz, barış istiyoruz’ dedik diye bize terörist muamelesi yapan Bahçeli en önden yürüyor. O gün Cumhuriyet Halk Partisi’nin uyarılarını dikkate almayan Tayyip Erdoğan, bugün yine dikkate almıyor. Dünün birbirlerine ağza alınmayacak söz söyleyenleri bugün bir araya gelmişler. Bir de bakıyorsunuz düşmansız kalmışlar. ‘Bize DEM’leniyorsun’ dediği DEM Parti ile -ki ben hiçbir mahsuru yok- diyaloğa girmişler, bir ilişki kurmuşlar. Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler. Abdullah Öcalan’ın kurduğu partiye -ki PKK Abdullah Öcalan’ın kurduğu partidir- ve kurucusuna methiyeler düzüp, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye, kurucusuna ve bugünkü yönetimine mesafe koymaya çalışıyorlar. Bunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Ne askerden kaçtık, ne bu millet için bir fedakarlıktan kaçtık. Gerekirse canımızı verdik. Gün oldu provokasyon yaptılar, şehit cenazelerinde kendi işçilerini, belediye işçilerini üstümüze saldılar. Bir santim eğilmedik. Bir adım geri atmadık. Bir kelime de eksik konuşmadık. O gün ne dediysek, bugün aynı noktadayız. Hepsi döndüler, dolaştılar, CHP’nin, ‘demokratik çözüm, terörsüz Türkiye ve herkes için eşitlik ve demokrasi’ dediği noktaya doğru geliyorlar. ‘Biz pazarlık etmedik, biz bilmem ne yapmadık’ sözlerinin şimdi nelere evrildiği ortada. Dünkü birtakım açıklamalarda ben Cumhuriyet’i kurmuş parti olarak bir terör örgütünün açıklamalarının muhatabı değilim. Ama bu açıklamalar MİT ile istişare ediliyor, her kelimesi konuşuluyor, onun için ‘bekleniyor’ denilen açıklamalarda Cumhuriyet’in kurucu iradesi ile ilgili Lozan’la ilgili, Anayasa ile ilgili ve geçmişle ilgili çok söz var. O sözlerin hiçbirinin muhatabı ben değilim. O sözlerin hiçbirine cevap verecek olan ben değilim. Bir terör örgütünün ifadelerini ‘MİT ile birlikte görüşülüyor, her kelime tasarlanıyor, her adım birlikte atılıyor’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a sorun, Devlet Bahçeli’ye sorun. O açıklamanın altında benim imzam, benim sorumluluğum yok. Açıklamanın altında Abdullah Öcalan’ın parafı varsa, Erdoğan’la Bahçeli’nin tuğra gibi imzaları var. Sorumluluğu taşıyacaklar, o açıklamanın hesabını onlar verecek. Biz terörün bitmesini, anaların ağlamamasını, yüzlerin gülmesini, ülkenin hızla kalkınmasını savunan taraftayız.”

“TBMM’de komisyon kurulmalı”

Özel, “Bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izleyecek?” sorusuna ise şu cevabı verdi:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hiçbir parti dışlanmadan bir kapsamlı komisyon kurularak, bütün her şey yasal düzenlemeyle yapılarak… ‘Anayasa değiştirelim’ kolaycılığına, ‘Anayasa değiştirelim’ uyanıklığına gidip de başka pazarlıkların içine girmeden, şehit ailelerini, gazileri, mağdur ailelerini çağırıp dinleyerek, kimsenin gözünün içine bakamayacak işler yapmadan, bu ülkede kimseyi rencide etmeden, kimseyi kenarda bırakmadan ve kimseyi ihmal etmeden demokratik adımların atılması lazım. Bu terör örgütünden ceza almış kişilerin dışarı çıkarılmasına hazırlık yapıldığı bir süreçte, 11 yıl önce hem de tartışmalar bitsin diye emek gösteren, işte Gezi’den tutuklu Tayfun Kahraman, arkadaşlarımız, milletvekili olduğu halde bırakılmayan Can Atalay, AİHM ‘bırakılsın’ dediği halde içeride tutulan kavala, Cumhuriyet Halk partili Büyükşehir Belediye Başkanımız, belediye başkanlarımız, Ekrem İmamoğlu, belediye meclis üyeleri. Efendim belediye meclisine bir tane DEM Parti’ye yakın isim gelmiş o yüzden DEM’liler oy vermiş. Terörden kayyım atacaksınız. Sonra terör örgütünün başının içinde bulunduğu sürecin sonunda terör örgütünün başını öveceksiniz, tebriklerinizi sunacaksınız. Ama Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediyesine bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız. Bunlar olacak işler değildir. Bütüncül bir demokrasiye ihtiyaç vardır. Memleketin işte doğu tarafında, meselenin bu tarafında özgürlük, bu tarafında ‘turpun büyüğü’, böyle bir şey olmaz. Hepsini birden demokratik zeminde çözmek lazım. Bir kez daha burada çağrıda bulunmak lazım ki, bakın bu bizim vergilerimizle çalışan bir kanal. TRT hepimizin gözbebeği. TRT iftiraları köpürtmek, tek türlü yalanlar atmak, akşam onu tekrarlamak için değil, en doğru bilgiyi en hızlı ulaştırmak için var. Bunun için de Sayın İmamoğlu’na sorulan bütün soruların ve verilen cevapların millet tarafından duyulması için TRT’den canlı yayını fevkalade önemsiyoruz. TRT’nin çalışanlarını seviyoruz, TRT’yi yönetenlere ‘Aklınıza başınıza alın’ diyoruz.”

“Kararı bozanı Erdoğan HSK’ya seçtirmeye çalışıyor”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, açıklamalarının ardından Soma’da vatandaşlarla birlikte, “Maden Şehitlerini Anma Yürüyüşü”ne katıldı. Yürüyüş sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, şunları söyledi:

“Maalesef burada katilleri devletin müdahalesi kurtardı. Alınan mahkeme kararı aslında Yargıtay'a gittiğinde Yargıtay’ın ilgili dairesi bu kararı bozmuştu. Demişti ki, ‘Olası kast dışında bir şey burada kullanamazsınız. Böyle taksirle, indirimle uğraşmayın. Olası kastı burada kullanmayacaksan nerede kullanacaksın?’ diye bir bozma yazıp yollamıştı. O gün siyaset devreye girdi. Karar 5,5 ay boyunca Yargıtay’dan Akhisar’daki mahkemeye Soma davasının dosyasına, mahkemesine yollanmadı. O sırada biri zaten geçmişte bakanlık görevi de yapmış olan Kenan İpek, biri bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na seçtirmeye çalıştığı, ismi bugün Meclis’te olan bir isim. Toplam üç kişi o daireye getirildiler. 5-0 verilen karar, 5,5 ay buraya yollanmadan başsavcılık tarafından daireye geri yollandı. 3-2 bozularak böyle basit ve işi başına 5,5 gün ceza yatarak kurtaracakları bir şekilde onaylandı. Hepsi kurtuldular.”

“Yeminimiz var; bu dava tekrar görülecek”

“Şu anda iki kişi yatıyor sadece. Onlar da bu ailelerin avukatı Can Atalay ile Selçuk Kozağaçlı. Onların dışında kimse şu anda hapishanede değil. Bu çocukları 4 yaşındaydı babası öldüğünde Dilruba. Şimdi geldi 15 yaşına. Dilruba’yı o gün ücretsiz savunan Selçuk Kozağaçlı ile Can Atalay içeride. Bu kardeşlerimizin yanında duran avukatları içeriye attılar. Babasını öldürenleri, eşleri öldürenleri, bu kadınları bu şekilde dul bırakanları, çocukları babasız bırakanları da aramıza tekrar gönderdiler 5,5 günle. O yüzden bakın Soma’da herkes ‘Hak, hukuk ve adalet’ diye bağırıyor. Bizim yeminimiz var. Ant olsun bu dava bir daha görülecek, suçlular cezasını çekecek. Sadece ve sadece bu meselede madeni işletenler, düzgün denetlemeyenler filan değil; bu davaya ‘Adalet yerini bulmasın’ diye müdahale edenler, Yargıtay’da heyet değiştirenler, o alınan kararı bozanlar ve suçluların arkasında durup mağdurların arkasında durmayanlardan hesap sorulacak. Siyasi bağlantılarından hesap sorulacak. Sakın rahat etmesinler, az kaldı. Bir dahaki seçime kadar zamanları kaldı.”