''Rüzgar eken fırtına biçer'' demişler.
Rüzgar, bazen ılık, bazen serin, hafif insana huzur veren, polenleri oradan oraya taşıyan ve hayat veren.
Rüzgar, bazen hızlı, sıcak, soğuk, üşüten, kavuran, yıkan.
Güzel Ülkem, Türkiye'm, her yanı kuşatılmış, içte ve dışta onlarca hain, bölme, parçalama, yıkma sevdasında, ağızlarından kuduz köpekler misali salyalar akmakta.
Rüzgarlar, alabildiğine sert esmekte dört bir yandan, içeride ve de dışarıda.
Koç yiğitler, birer, üçer, beşer... şehitler kervanına katılmaktalar, Devletin bekası için, vatan millet bölünmesin, ezan susmasın, bayrak inmesin diyerek.
Birileri, daha fazla, daha fazla, mal, mülk, makam peşinde.
Millet, fakir, fukara, ''vatan sağ olsun'' demekte analar,babalar, gözleri yaşlı.
Eşler, kardeşler, çocuklar göz yaşlarını içlerine dökmekteler, şühedanın ardından.
Birileri, sebep olduklarını unutturma, kahramanların dökülen kanlarından kendilerine pay çıkarma sevdasında.
Koltuklarına yapışanlar, çözüm arayanları, Türk Milleti tok olsun, çıplak olmasın, ecdadına yaraşır şekilde iri ve diri olsun, öz değerlerini kaybetmesin diyerek yola çıkanları suçlamakta, algı operasyonları ile hukuku, örf ve adeti yok sayarak yok etme gayreti içinde..
Dememiz o ki, bırakın, saygılı olun, MİLLETİN sesine kulak verin. Yıpratmayın.
Biliniz ki son sözü daima TÜRK MİLLETİ söyleyecek
Selam ve Dua İle !..