Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. M. Zeynep Kuşku; adet sürecinde beslenmenin hormon dengesi, ödem ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini vurguladı. Kuşku, “Beslenme tek başına çözüm değildir; ancak doğru gıdalar inflamasyonu azaltarak, kan şekeri dalgalanmalarını dengeleyerek ve su-tuz dengesini koruyarak şişkinlik, ödem ve yorgunluk hissini hafifletebilir” dedi.
Adet sancısı ve beslenme ilişikisi
Adet sancılarıyla beslenme arasındaki ilişkinin giderek daha net anlaşıldığını belirten Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, bazı besinlerin ağrıyı hafifletmede destek olabileceğini vurguladı. Kuşku, “Omega-3 açısından zengin besinler-haftada iki kez tüketilen yağlı balık, ceviz veya chia tohumu-vücuttaki iltihap yanıtlarını azaltarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabilir. Düzenli tüketim genel sağlık için de faydalıdır. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao) kas gevşetici etkisiyle sancıları hafifletebilir; fakat rutin takviye herkese uygun değildir, en güvenli yol gıdalardan alınmasıdır” dedi. Kuşku ayrıca, kalsiyumun özellikle PMS semptomlarını (şişkinlik, duygu durumu değişiklikleri, hassasiyet) hafifletebileceğini, potasyumun ise ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olduğunu belirtti. “Zencefil, adet sancısında en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri; klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayları da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabilir. Ancak bitkisel ürünlerin bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri vardır” diye ekledi. D vitamini eksikliği olan kadınlarda eksikliğin giderilmesinin ağrıyı azaltabileceğini, B6 vitamininin PMS semptomlarına olumlu etkisi olduğunu, B12’nin ise doğrudan ağrı kesici etkisi olmasa da eksikse yerine konması gerektiğini belirten Kuşku, yeterli su tüketiminin de hidrasyonu sağlayarak hem ağrı hem de şişkinliği hafifletmede önemli olduğunu vurguladı.
''Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır''
Adet döneminde beslenmeye dikkat edilmesine rağmen sancıların devam etmesi, altta yatan bir sağlık sorununun işareti olabileceğini belirten Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, “Ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması veya yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen rahatlama olmaması önemli bir uyarıdır. Aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar ve dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde etkileyen sancılar mutlaka değerlendirilmelidir” dedi. Kuşku, adet ağrısının sadece adet günleriyle sınırlı olmaması, adet dışı pelvik ağrı, cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü veya kanamaların belirgin artışı durumunda endometriozis, miyom veya adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenilmesi gerektiğini vurguladı. Muayene ve ultrasonun temel değerlendirme yöntemleri olduğunu, gerekirse ileri tetkikler yapılabileceğini söyledi. Toplumdaki yanlış inanışlara da değinen Kuşku, “Soğuk içeceklerin herkeste sancıyı artırdığı veya şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı doğru değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız ve sınırsız tüketilebileceği algısı da yanlıştır. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de hatalıdır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır” uyarısında bulundu.